Enflasyon teknik olarak kişi ve kurumların satın alma gücünü düşürdüğü için yükseldiği dönemlerde gündem olmaktadır. Diğer taraftan enflasyon uzun bir süredir Türkiye gündemini meşgul emektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikalarının sonuç vermesi ve enflasyonun baskılanması ekonomideki aktörlerin temennisi haline gelmiştir. Nitekim enflasyon yalnızca para politikası ile üstesinden gelinecek bir olgu değildir. Her ne kadar Merkez Bankalarının temel görevi fiyat istikrarı olsa da fiyat istikrarının tek belirleyicisi Merkez Bankası değildir.

Enflasyon özelinde konuyu daha da derinden ele alacak olursak enflasyon her zaman parasal bir olgu olmaktan öte olabilir. Dolayısıyla bu dönemlerde parasal ayarlamalar enflasyonla mücadelede yetersiz kalabilir. Arz-talep dengesindeki sorunlar, döviz darboğazları ya da bir dizi yapısal sorunlarda enflasyona neden olabilir. Enflasyonla mücadele bu açıdan kapsamlı bir süreç içermektedir ve enflasyonun türü ve belirleyicilerinin net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

Türkiye’de enflasyon parasal olguların yanı sıra yapısal sorunlardan dolayı da oluşmaktadır. Döviz ihtiyacının olması, üretimin yetersiz olduğu alanların bulunması ya da enerji bağımlılığı gibi unsurlar bunlara örnek gösterilebilir. Dolayısıyla Türkiye’de enflasyonla mücadelede para politikaları ek başına yeterli değildir. Para politikalarına ilaveten maliye politikalarının ve gerek görülürse regülasyonlarında enflasyonla mücadelede kullanılması gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra politikaların bir ahenk içerisinde yürütülmesi gerekmektedir.

Yukarıda ifade edilen sorunların üstesinden gelmek ve enflasyonla kalıcı müdahale için 2021 Yılında Ekonomi Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Elbette ki kurulun kuruluş amacı yalnızca enflasyonla mücadele etmek değildir. Tüm ekonomi politikalarının bir ahenk içerisinde yürütülmesidir. Nitekim son dönemlerde gündem olan enflasyonla mücadele için kurumun önemi daha da ön plana çıkmıştır. Enflasyonla mücadele için tüm politikalar bir ahenk içerisinde yürütmeye konulmuş ve gerek Merkez Bankası nezdinde gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde önemli müdahaleler gerçekleştirilmiştir. Fiyat adımları ve fiyat artışları mercek altına alınmış ve zaman zaman kamu müdahaleleri uygulanmıştır.

Yakın bir gelecekte aylık bazdaki enflasyonun seyrine göre müdahaleler çeşitlendirilebilecektir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde faizler %50 düzeyine kadar artırılmış ve kamuda tasarruf tedbirleri başlatılmıştır. Bugün açıklanan faiz kararı politika faizinin %50 düzeyinde sabit kalması olmuştur. Para politikası kanalında yaşanan gelişmeler göstermektedir ki fiyatlar genel düzeyi tüm ekonomi politikalarındaki koordinasyonla birlikte yakın bir gelecekte düşüş gösterecek ve enflasyon düşürülecektir. Enflasyondaki düşüş seyriyle birlikte içinde bulunduğumuz yıl içerisinde faiz indirimlerini görmek mümkün olabilecektir.

Dr. Emrah NOYAN