Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Dr. İmbat Muğlu : TUSAŞ SALDIRISI

23 Ekim 2024 tarihinde

23 Ekim 2024 tarihinde Türkiye’nin gözbebeği TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.)’ın Kahramankazan’daki tesislerine yönelik bir terör saldırısı gerçekleştirildi.

Bu saldırıda 5 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi de yaralandı.
Saldırıeli kanlı bebek katili iki terörist tarafında gerçekleştirildi. Busaldırının arkasındaki nedenleri yazmadan önce TUSAŞ’ınyaptığı projeleri kısaca anlatmak lazım.

Türk savunma sanayisinin lokomotif kuruluşlarından biri olan TUSAŞ, 1973 yılından beri Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzereülkenin sivil havacılık projelerine de önemli katkılarsunmaktadır.

Türkiye’nin yerli savaş uçağı olan KAAN ve HÜRKUŞ gibi projeler üzerinde çalışmaktadır. T625 GÖKBEY Genel Maksat Helikopteri, millî imkân ve kabiliyetler kullanılarak tasarlanmakta ve üretilmektedir.

T129 ATAK Helikopteri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin taarruz helikopteri ihtiyacını karşılamak amacıyla Türkiye’ye özgü millî kabiliyetler kullanılarak geliştirilmiştir.

İnsansız hava araçları ANKA ve AKSUNGUR gibi stratejik İHA’larıgeliştirmiştir.

TUSAŞ ayrıca Türkiye’nin uydu programlarında da aktif rol alarak TÜRKSAT gibi projelerde yer almıştır. Ve sayamadığımız nice projelere imza atmakta ya dageliştirmektedir.

Kısacası TUSAŞ, hem Türkiye’nin askeri gücünü desteklemek hem de yerli ve milli teknoloji üretimini artırmak amacıyla önemli bir stratejik rol oynamaktadır.

TUSAŞ, Türkiye’nin havacılık ve uzay alanındaki en önemli şirketlerinden biri olarak milli savunma sanayisine büyük katkı sağlamaktadır. Yapılan hain saldırı sadece TUSAŞ’adeğil, Türkiye’nin savunma sanayisine ve genel olarak milli birliğe yönelik bir saldırı olarak değerlendirilmelidir. Saldırı gerçekleştiği andan itibaren birçok tv kanalında olayın analizini yaparken TUSAŞ’a yapılan bu saldırının  tesadüfi olmadığı, yer seçiminden tutunda olayın gerçekleştirildiği tarihe kadar her adımın bir üst akıl tarafında programlı ve planlı yapıldığını dile getirmiştim.

22 Ekim’de MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli; “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.

 

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.

 

Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.” Milat olarak ilan edilecek bu söylem Kandil’deki bebek katillerinin ve elebaşları Murat Karayılan gibi eli kanlı teröristlerin işine gelmediği için bu eylemin merkezinde rol aldıkları kesindir.

Teröristbaşı Karayılan ve aveneleri bu saldırı ile İmralı’yı değil Kandili muhatap almalısınız. Çünkü bu teröristlere göre Öcalan’ın devri çoktan bitmiş, bunun yerine artık söz sahibi Kandil olduğu yönündedir. Diğer bir varsayım ise; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın BRICS Zirvesi için Rusya’ya gitmesi sırasında bu saldırının yapılmış olması da tesadüf değildir.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Türkiye’nin BRICS ortaklarıyla çalışma konusunda Ankara’nın egemenlik hakkına sahip olduğunu belirtmiş olsa da devamı cümlede Türkiye’nin BRICS’e üye olması durumunda ‘zaman zaman ikili ya da NATO içinde tartışmalara yol açmasına’ sebep olabilir demişti.

Bu söylemlerden yola çıkarak NATO üyelerinden birisinin Türkiye’ye gözdağı vermek için haince böyle bir saldırı yaptırma olasılığı hep kafamı kurcalamaktadır.

Bir başka var sayım ise dünyanın en sinsi terör örgütü FETÖ elebaşının 20 Ekim’de vatansız olarak ölmesi ile bu katilin yerine kim geçecek sorusu havada kalınca örgütün akıl hocaları PKK ile işbirliği yapma olasılığını da göz önünde bulundurmak gerek.
Teröristbaşı Gülen’in cenazesi için ABD’de buluşan örgüt yöneticileri elebaşımız Gülen ölmüş olsa da biz örgüt olarak ayaktayız mesajı vermek için böylesine hain bir saldırı gerçekleştirme olasılığı ihtimal dâhilindedir. Ayrıca 15 Temmuz 2016’da FETÖ yöneticileri darbe girişimini Kazan’da (şimdiki adı Kahramankazan ) yönetti.

Karar merkezi, uygulama noktası Kazan’da bulunan Akıncı Üssü’ydü. F-16’ların millete attığı bombaların talimatları 143’üncü filodan verildi. Akıncı Üssü hem darbecilerin hem de onlara karşı direnişin adresi oldu.
Darbecilerin emrindeki F-16’lar Türkiye Büyük Millet Meclisi, Emniyet Havacılık, Özel Harekat, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, TÜRKSAT ve Beştepe vurdu.
FETÖ’nünTürkiye’de ki 1 numarası olan TSK sorumlusu Adil Öksüz o gece Kazan’daydı. Aynı şekilde derdest edilen Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları’da Akıncı’ya götürülmüştü.
Onun içindir ki FETÖ terör örgütü için Kazan birçok şey ifade etmektedir.

Saldırının yapılmadan önce teröristbaşı Gülen’in gömülme hazırlıkları yapılırken, saldırı sonrası bir sonraki güne ertelenmesi tesadüfü olmasa gerek.Bütün bu varsayımlar ve gerçekleri bir araya topladığımızda TUSAŞ’a yönelik yapılan bu terör saldırının amacı; stratejik hedeflerin zayıflatılması, devletin savunma sanayisine zarar verilmesi veya belirli grupların siyasi ya da ideolojik mesajlar vermek istemesi olabilir.

TUSAŞ, Türkiye’nin milli savunma sanayisinin en önemli şirketlerinden biri olarak, insansız hava araçları (İHA), savaş uçakları ve diğer kritik savunma projeleri üzerinde çalışıyor. Bu yüzden terör örgütlerinin TUSAŞ gibi stratejik kurumları hedef alması, ülkede güvenlik açıkları yaratma ve devleti yetersiz gösterme gayesi taşımaktalar.
Ülkemizi terör belasıyla yıllardır uğraştıran dış odaklara, içerdeki hainlere; bizde 85 milyon tek yürek olarak diyoruz ki bizi asla yıldıramayacaksınız ve Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğundan asla geri adım attırmayacaksınız.